19 sene evvelce aramızdan ayrılan ünlü oyuncu Derya Arbaş’ın ölümüne dair kendisi gibi oyuncu annesi Zerrin Arbaş, son derece mühim açıklamalara imza attı.

19 sene evvelce aramızdan ayrılan ünlü oyuncu Derya Arbaş’ın ölümüne dair kendisi gibi oyuncu annesi Zerrin Arbaş, son derece mühim açıklamalara imza attı. İşte hem bu açıklamaların ayrıntıları hem de Derya Arbaş’ın yaşam hikayesi…..Ayrıntılar>>

2003’te Los Angeles’taki evinde kalp krizi geçirerek 35 yaşında yaşama gözlerini yuman Derya Arbaş ile alakalı annesi Zerrin Arbaş, mühim açıklamalar yaptı. Peki Derya Arbaş kimdir? Derya Arbaş, 17 Haziran 1968 tarihinde ABD, Santa Monica‘da dünyaya gelmiştir. Annesi sanatçı Zerrin Arbaş, babası ABD’li Apaçi Kızılderili asıllı sanatçı Dehl Berti‘dir. Küçüklüğü ABD’de geçti. 1991 senesinde babası vefat etti. “Kuyucaklı Yusuf” filminde Talat Bulut ile oynamak üzere Türkiye’ye geldi.

devamı için görsellere tıklayınız

1985 seneının Aralık ayında Playmen dergisine kapak oldu. Derya Arbaş, 18 yaşındayken 1986 seneının sonucunda Ağrı‘da “Dilan” filmini çekerken Tutak İlçesi’ne bağlı Sincan Köyü’nde oturan aşiret lideri Mehmet Polat’ın oğlu Nihat Polat‘a gönlünü kaptırdı. Ve tanıştığı Nihat Polat ile gizlice evlendi. Evlenince sinemaya ara verdi ve Amerika’ya giderek California Institute of the Arts’ta, resim ve heykel ögrenimi gördü . 1989 senesinde evliliğini sonlandırdı. Derya Arbaş, Los Angeles‘ta Beautiful Bartenders (Güzel Barmenler) isimli bir ajansa bağlı olarak sosyetenin özel partilerinde barmenlik yaptı.

1994 senesinde Atıf Yılmaz‘ın Gece, Melek ve Bizim Çocuklar filminde başrol oynamak amacıyla Türkiye’ye geldi ve film ardından gene Los Angeles‘e gitti. 1996 senesinde “Çılgın Badiler” filmi amacıyla gene geldi. Amerikada çektiği diziler ve filmlerden sonra 2000 senesinde Türkiye’ye dönüş yaptı ve 2001 senesinde Kerem Alışık ile “Günah” dizisinde oynadı. Derya Arbaş’ın Türkiye’de tanınan en medyatik aşkı, Metin Uca‘ydı. Ekranların sıcakkanlı yüzlü, sivri dilli ismi ile gözlerden de dedikodulardan uzak bir aşk yaşadı Arbaş. Fakat bu temas de başladığı gibi sessiz sedasız noktalandı. 16 Ekim 2003 tarihinde vefat eden dedesi Avni Arbaş‘ın cenaze merasimine katılmak amacıyla Amerika’dan Türkiye’ye geldi. Cenaze ardından 20 Ekim’de Los Angeles’taki evine döndü. Türkiye’ye kısa vakit sonra dönüp dedesinin evine yhinde Los Angeles‘de kendi evinde 35 yaşında geçirdiği kalp krizi ardından ölmüştür. Cenazesi, 28 Ekim 2003 günü Los Angeles’ın Chatsworth banliyösünde tespit edilen Oakwood Memorial Park mezarlığında, Kızılderili adetlerine göre oluşturulan törenle ABD’deki Kızılderili akrabalarının yanına defnedildi.

Adli Tıp raporuna göre kanında uyuşturucu izleri tespit edilen Derya Arbaş dün, California'nın San Fernando Vadisi'ndeki Oakwood Mezarlığı'nda babası Dehl Berti'nin yanı başında toprağa verildi. Dün Kızılderili töreniyle uğurlanan Derya Arbaş'ın kesin ölüm nedeni toksikoloji raporu sonucu belli olacak.Dün kızını gözyaşları içinde uğurlayan anne Zerrin Arbaş'ın ‘‘Uykusunda kalp yetmezliğinden öldü’’ demesine karşılık, Los Angeles West Hollywood Polis Departmanı, Otopsi Ofisi Sözcüsü David Cambell, Hürriyet'e yaptığı açıklamada, Derya Arbaş'a yapılan otopsi sonucunda kanında birkaç farklı uyuşturucu toksini bulunduğunu açıkladı. Arbaş'ın kanında kokain, eroin ve daha birçok çeşit uyuşturucu toksinine rastlandığını ifade eden Cambell, genç yaşında ölen Arbaş'ın çok çeşitli uyuşturucu geçmişi bulunduğunu belirtti.

Cambell, Derya'nın ölümüne sebep olan maddenin toksikolojiden gelecek olan rapordan sonra belli olacağını, bunun da 6 hafta sürebileceğini sözlerine ekledi.Derya'nın ayrıca bir depresyon geçmişinin de bulunduğuna dikkat çeken Sözcü, ‘‘Eğer depresyona girmişse aşırı dozda uyuşturucu alarak intihar etme ihtimali de var. Ancak bunu söylemek şu an için erken’’ diye konuştu.Buna rağmen Zerrin Arbaş kızının ölüm nedeniyle ilgili kesin konuşuyor

Derya'nın babasının da kalp hastası olduğunu, ayrıca kendi annesinin de kendisini doğururken kalpten öldüğünü, ailede ölümlerin genellikle kalpten kaynaklandığını ifade eden Arbaş ‘‘Derya çok ama çok sigara içerdi. Uyarılarımızı hiç dinlemezdi' diyor.CESEDİ KİM BULDUDerya'nın cesedini kimin bulduğu konusunda da farklı ifadeler var. Zerrin Arbaş ilk açıklamalarında evde kalan bir kız arkadaşın Derya'yı kanapede bulduğunu söylemişti. Oysa Derya'nın babası Dehl Berti'nin ilk eşinin kardeşi olan ve Derya'ya yakınlığıyla da tanınan Elaine Hala şöyle konuşuyor: ‘‘Derya Türkiye'den döndükten sonra telefonla aramayınca annesi merak etmiş. Bizi aradı. Ben de apartmanı aradım. Bunun üzerine dairesine gidip baktılar ve o vaziyette buldular.’’�

Zerrin Arbaş kızı Derya Arbaş'ın vefatını ve sonrasında yaşadıklarını anlattı
90'lar sonu 2000'ler başı magazin dünyasının dikkat çeken isimlerinden biri olan oyuncu Derya Arbaş 2003 yılında hayatını kaybetmişti. Derya Arabaş'ın annesi olan Türk bale ve sinema sanatçısı Zerrin Arbaş katıldığı programda 2003 yılında vefat eden kızı Derya Arbaş'ın ardından geçirdiği zor günleri anlattı. Peki Derya Arbaş'ın ölüm sebebi neydi? İşte Derya Erbaş hakkında merak edilenler

.

Usta oyuncu Zerrin Arbaş '2.Sayfa' programına konuk oldu.2003 yılında kızı Derya Arbaş'ın vefatıyla yıkılan Arbaş, geçirdiği zor günleri anlattı..
Türk bale ve sinema sanatçısı Zerrin Arbaş katıldığı programda samimi açıklamalarda bulundu. İşte Arbaş'ın açıklamalarından satırbaşları:

Zerrin Arbaş kızı Derya Arbaş’ın vefatını ve sonrasında yaşadıklarını anlattı
"Kızımın vefatını atlattım, her şey atlatılıyor. İnsanın doğduğu gibi ölmesi gerekiyor. Zaten bu acıları yaşamak istemiyorsanız ne anne olacaksınız, ne de baba. Evlat acısı yarası, hiçbir zaman kapanmıyor. Şehit annelerine bakıyorum çok büyük bir acı.

.

Kızımın vefat ettiğini şöyle öğrendim; kızım Derya, eve gidince hep telefon ederdi bana, telefon gelmeyince bu kez ben aradım, cevap gelmedi. Ben de Derya'ya yakın bir arkadaşıma haber verdim, 'Bir bakar mısın?' dedim. O da gitti, eve gidince kızım vefat etmişti. Acı haberi öyle öğrendim..

Kızımdan 5 gün önce de babam vefat etmişti. Çok tuhaf bir şey, 5 gün sonra Derya'nın ölmesi acı üstüne acı.

Özlediğimde kızımın fotoğraflarına bakıyorum, her şeyi duruyor. Amerika'dan bütün eşyalarını getirdim. Kızım şu an evde oturuyormuş gibi bir sürü anısı var bende. Kaderin önüne geçemiyoruz, kaderin önünde boynumuz kıldan ince." dedi.

.

Zerrin Arbaş'ın yaptığı açıklamalar sonra herkes ünlü sanatçının kızı Derya Arbaş'ı merak etmeye başladı. İşte Zerrin Arbaş'ın vefat eden kızı Derya Arbaş..

90'lar sonu 2000'ler başı magazin dünyasının dikkat çeken isimlerinden biri olan oyuncu Derya Arbaş, erken ölümüyle adeta şok etkisi yaratmıştı. Şöhretler dünyamızın bu çok da bilinmeyen hikayesini sizlerle paylaşıyoruz.

Derya Arbaş, eski Türkiye güzeli ve ünlü oyuncu Zerrin Arbaş'ın kızı ve ressam Avni Arbaş'ın torunu.
Annesi Zerrin Arbaş'ı yeni nesil Aşk-ı Memnu'da Firdevs Yöreoğlu'nun kankası Hülya olarak hatırlayabilir.

Babası da Kızılderili asıllı tanınan bir Amerikalı oyuncu olan Dehl Berti idi.

Zerrin Arbaş, kovboy filmleriyle tanınan Apaçi oyuncu ile güzellik yarışması sonrası oyunculuk eğitimi için gittiği Amerika'da tanışıp evlenmişti. Kızları Derya da 1968'de Santa Monica, Kaliforniya'da doğdu.

Oyunculuğa annesinin yanında adım atan Derya Arbaş, ilk olarak "Battal Gazi'nin Oğlu" filminde annesinin çocukluğunu canlandırdı.
Oyunculuğa annesinin yanında adım atan Derya Arbaş, ilk olarak "Battal Gazi'nin Oğlu" filminde annesinin çocukluğunu canlandırdı.
"Kuyucaklı Yusuf" filminde başrol oynadığında henüz 15 yaşındaydı.
"Kuyucaklı Yusuf" filminde başrol oynadığında henüz 15 yaşındaydı.
Amerika'da yaşayan ve sadece filmler için ülkemize gelen bu genç kız elbette hızla basının ve magazin dünyasının ilgisini çekti.

Kızılderili kökeni, annesinden aldığı güzelliği ve yurt dışından olması bir anda teklif yağmuruna tutulmasına sebep oldu.

Yaşı küçük olmasına rağmen erkek dergilerinin kapaklarını süsledi, magazin dergilerinin aranan ismi oldu.

18 yaşındayken "Dilan" filminin çekimleri için Ağrı'ya gitti ve gittiği köyde oturan aşiret lideri oğlu Nihat Polat'a aşık oldu.

Çift gizlice evlendi ve bu evlilikten sonra oyuncu sinemadan uzaklaşarak Amerika'ya döndü. California Institute of Arts'ta resim ve heykel eğitimi aldı.

Bu hikaye ve yıllar sonra çekilen fenomen dizi Asmalı Konak arasındaki benzerlik dikkat çekici.
Bazı açılardan farklılıklar olsa da, Meral Okay belki de bu hikayeden ilham almıştır, kim bilir?

1989 yılında evliliğini sonlandırdı ve Los Angeles'ta sosyete partilerinde çalışmaya başladı.
1989 yılında evliliğini sonlandırdı ve Los Angeles'ta sosyete partilerinde çalışmaya başladı.
90'larda asıl çıkışını yapmak üzere bir kez daha Türkiye'nin yolunu tuttu.

1994'te Atıf Yılmaz'ın çektiği "Gece, Melek ve Bizim Çocuklar" filmi ile dönüş yaptı.
1994'te Atıf Yılmaz'ın çektiği "Gece, Melek ve Bizim Çocuklar" filmi ile dönüş yaptı.

Bu yıllarda Metin Uca'yla yaşadığı aşkla gündeme gelse de, ilişkilerini gözlerden uzakta yaşadılar.
Bu yıllarda Metin Uca'yla yaşadığı aşkla gündeme gelse de, ilişkilerini gözlerden uzakta yaşadılar.
Öyle ki bu ilişkinin başlangıcı gibi bitişi de oldukça sessiz oldu.

2003'te vefat eden dedesinin cenazesi için bir kez daha Türkiye'ye geldi.
2003'te vefat eden dedesinin cenazesi için bir kez daha Türkiye'ye geldi.
16 Ekim 2003'te vefat eden ünlü ressam Avni Arbaş'ın cenaze törenine katıldıktan sonra 20 Ekim'de yeniden Kaliforniya'daki evine döndü.

Bu onun son Türkiye ziyareti olacaktı. Çünkü 22 Ekim 2003'te kalp krizinden hayatını kaybetti.
Bu onun son Türkiye ziyareti olacaktı. Çünkü 22 Ekim 2003'te kalp krizinden hayatını kaybetti.
35 yaşındaki oyuncunun ani ölümü sevenlerini yasa boğdu. Annesi ve erkek kardeşi onun hiçbir zaman uyuşturucuya bulaşmadığını söyleyerek hakkında çıkabilecek dedikoduları önledi. Ölümü kayıtlara kalp yetmezliği olarak geçti.

Cenaze töreni Kızılderili adetlerine göre yapıldı ve Los Angeles'ta yakınlarının yanına gömüldü.

Kısa hayatına pek çok farklı hikaye ve anı sığdıran Derya Arbaş, rol aldığı yapımlarla hala hatırlanmaya devam ediyor.

Film gibi hayatlardan birine sahip Zerrin Arbaş... Doğduğu gün annesini kaybeden ardından da Amerika’da kaderini değiştiren olaylar yaşayan Arbaş ile dünden bugüne kariyerini ve anılarını konuştuk. Ünlü oyuncu, kaybettiği kızı Derya Arbaş’ın da geçmişini bizlerle paylaştı.

Zerrin Arbaş’ın hayat hikayesi bir filmi andırıyor.

Ünlü ressam Avni Arbaş’ın kızı olan oyuncu, Paris’te hayata geliyor ve doğduğu gün annesini kaybediyor. Arbaş, daha 4 aylıkken de babası tarafından İstanbul’a gönderiliyor:

“Beni anneannem ve dedem yetiştirdi. Anneannemin yeğeni Bolşoy Balesi’nde balerinmiş. O yüzden 5 yaşındayken baleye başladım. Madam Olga’nın Taksim Halkevi’ndeki derslerine giderdim. Ondan sonra asıl bale eğitimimi 1952’de İstanbul Konservatuvarı’nda aldım. 15 yaşında bale bölümünden mezun oldum. O sıra Avusturya Lisesi’nde de okuyordum. Özellikle Almanca öğrenmemi istediler. 1963’teyse konservatuvarın tiyatro bölümüne girdim. Yıldız Kenter, Melih Cevdet Anday, Ahmet Kutsi Tecer hocamdı…”

Arbaş, ilk set deneyimini şöyle anlatıyor:

“Ben talebeyken aynı sene Avni Dilligil ‘İstiklal’ diye bir Film yapıyordu. Efkan Efekan’la beraber oynadık. Ardından ise 1964’te ‘Cilali İbo Kırk Haramiler’ filmi geldi.

Feridun Karakaya, Cilalı İbo’yu oynuyordu. Serpil Gül de ona eşlik ederdi. Fakat o sene Serpil Gül ile anlaşamamışlar. Yeni birisini ararken okuldan biri benden bahsetmiş. Rolü bana teklif ettiler. Urfa ve Adana’da filmi çektik. Ardından Ayhan Işık ve Sezer Sezin’le ‘Şahane Züğürtler’de rol aldım.”

Yarışmaya girmeden 1. seçilen Türkiye güzeliyim

Zerrin Arbaş, 1965 yılında bir anda kendini Amerika’daki güzellik yarışmasında buluyor.

Oyuncu, tüm hayatını değiştiren Amerika macerasını şöyle anlatıyor:

“10 yaşımdan beri Amerika’ya gitmeyi istiyordum. Hollywood rüyam vardı. Sophia Loren hayranıydım. 1965’te ufak ufak ünlenmiştim. Bana, genç yıldız adayı olarak bakıyorlardı. Caddebostan Gazinosu’ndaki rock’n roll dans müsabakasının jürisinde yer aldım. Yarışma bitti mekandan çıkarken kapıda bir adam beni durdurdu. Fötr şapkalı bir bey şöyle dedi: ‘Siz beni tanımazsınız ama ben sizi tanıyorum. Bugüne kadar bütün Türkiye güzellik müsabakalarını yapan organizatör Osman Olkan’ım.

. Bu sene müsabaka yapamadık. Ama Kaliforniya’daki Long Beach’te gerçekleşecek uluslararası müsabakaya Türkiye’den bir temsilci istiyorlar. Ama kız yok. Fakat siz Türkiye güzeli olarak bizi temsil edebilirsiniz.’ Kartını verdi. Ben de anneanneme anlattım. Birkaç gün sonra bu beyin ofisindeydik. Ardından konsolosluğa gittik, Olgunlaşma Enstitüsü’nde saten tuvalet bulduk. Milli kıyafeti de Kapalıçarşı’dan temin ettik. Ses mecmuası röportaj yaptı. Başlık da şuydu: ‘Dünyada bir ilk. Hiçbir güzellik müsabakasına girmeden güzellik kraliçesi oldu’. 7. gün uçaktaydım. O kadar Amerika hayalim varmış ki böyle bir mucize hayatımda oluverdi.”

Oyuncu, “Yarışmada kaçıncı oldunuz?” sorusuna gülerek yanıt veriyor:

“1.67 boyundayım. Tabii ki hiçbir şey seçilmedim. Ben zaten öyle bir şey de beklemiyordum. Orada bir sürü Türk ailesi otele geldi ve benimle tanıştı. Benim de biraz daha kalmamı istediler. Anneanneme ulaştım. Sonrasında onun izniyle Amerika’da kaldım. Türk kulübü vizemi de uzattırdı.”

Ahmet Ertegün anıları

"Evlendikten iki ay sonra babam Paris’ten Nasuhi Ertegün’le bana bir yağlı boya tablo hediye gönderdi. 1973’te de İstanbul’da Ahmet ve Nasuhi Ertegün’le buluştum. Ve aramızda seneler sürecek büyük bir dostluk başladı. Ahmet bana, ‘Sen benim ailemsin’ derdi. Müthiş, entelektüel, zeki bir adamdı. Müzik dâhisiydi ve acayip kulağı vardı.

Ahmet Ertegün’ün 90’ların başındaki Amerika’daki yemeklerinden birinde Derya ve ZerrinArbaş’a masada Jack Nicholson eşlik ediyor.

Onun yemeklerinde hepimizi esir alır, hikayeler anlatırdı. İnsan severdi… Bodrum’da her yaz buluşurduk. Her gece evde büyük davetler verirdi. O zamanın dünyaca ünlü politikacıları, jet-sosyetesi Bodrum’a gelirdi. Mick Jagger ile eşi, Bodrum’daki eve gelip hep kalırdı. Ahmet, ölmeden önce Tarkan’ı tanıtmak çok istiyordu ama olmadı. Tam istediği gibi bir şarkı bulamadı. Amerika’da Latinlerin daha çok şansı oluyor. Türkiye’den bu iş biraz zor. Ahmet, Tarkan’a bayılıyordu ve çok istedi Amerika’da bir yerlere gelmesini."

YILDIRIM AŞKI YAŞADIM

Zerrin Arbaş, 1967 yılında ise Kızılderili aktör Dehl Berti’ye âşık oluyor. Çift, tanıştıktan 16 gün sonra evleniyor:
“Amerika’da da hemen çok önemli bir tiyatro okuluna yazıldım. 4 Temmuz 1967’de okuldan bir arkadaşımı ziyarete gittim. Dehl de o evdeydi. Onu görünce çarpıldım. O 46, ben de 20 buçuk yaşındayım. Ses tonu çok güzel, yakışıklı. Oğlu da oradaydı ve onunla çok tatlı sohbeti vardı. Onlar evi terk ederken ben de ‘Pasadena’da oturuyorum. Oraya uğrarsanız beni de ziyarete gelin’ dedim. Bir daha hiç göremeyeceğim diye düşünürken bir akşam üzeri evimin kapısı çaldı. Bir baktım Dehl ve oğlu. Ne müthiş bir andı. 20 Temmuz’da da evlendik. Böyle bir yıldırım aşkıydı.”

Zerrin Arbaş, 90’lı yıllarda kızı Derya Arbaş ve eski eşi Dehl Berti ile...

Arbaş, “O dönem aile mi kurmak istiyordunuz yoksa işiniz de önemli miydi?” sorusuna şu yanıtı veriyor: “Tabii ki içimde hep oyunculuk aşkı vardı. Ama Hollywood’da rol almak o dönem imkansızdı. Ben de mantıklı bir insan olduğum için Amerika’da rol bulamayınca kendimi mahvetmedim. Olayın akışına kendimi bıraktım.”

Zerrin Arbaş’ın kızı Derya Arbaş 1968 yılında Amerika’da dünyaya geliyor. Arbaş, kızı doğduktan bir süre sonra Türkiye’ye gidip gelmeye başlıyor. Burada bazı filmlerde rol alıyor. Memduh Ün, “Battal Gazi’nin Oğlu” filminde oyuncunun çocukluğunu Derya Arbaş’ın canlandırmasını istiyor: “Derya daha 5 yaşındaydı ve benim çocukluğumu oynadı. Derya, ‘Senin rolün çok uzun benimki kısa. Ben de büyük rol istiyorum’ diyordu. Oyuncu olmaya çok hevesliydi. 13-14 yaşındayken Derya çok isteyince babası onu tiyatro workshop’una gönderdi.”

n büyük hatası evlenip Amerika’ya gitmekti

Zerrin Arbaş, 2003’te kalp krizi sonucu 35 yaşında hayatını kaybeden kızı Derya Arbaş’ın Türkiye’de tanınmasının başlangıcını şöyle anlatıyor:

“1984’te Los Angeles’ta Hakkı Göçeoğlu ile evlendim. Onunla İstanbul’a döndük. Kadri Yurdatap, Sabahattin Ali’nin ‘Kuyucaklı Yusuf’ kitabını filme çekeceklerini Derya’nın oynamasını istediğini söyledi. Yusuf’u da Talat Bulut canlandıracaktı. Ben de Derya’nın babasına sordum, ‘tamam’ dedi. Hürriyet gazetesi manşet attı: ‘Bizim Brooke Shields’imiz.’ Türkçesi iyi değildi.

Tilbe Saran, onu seslendiriyordu. Arka arkaya 6 film çevirdi. Ama her şeyin başlangıcı Erden Kıral’ın ‘Dilan’ isimli bir kitabı filme almasıyla oldu. Ağrı’da çekim yaparlarken kitabın yazarı Ömer Polat’ın 25 yaşlarındaki öğretmen kardeşi Nihat Polat’a âşık oldu. Şöhretinin en parlak dönemindeydi. ‘Nihat’la evleneceğim, LA gideceğiz. Oyunculuğu bırakıyorum’ dedi.

Alelacele evlendi. Yaptığı en büyük hata da Amerika’ya gitmekti. Kocası Türkiye’de kalmak istemedi. Belki Derya’yı Amerika’ya bir bilet olarak gördü. Sonradan Derya pişman oldu. Bu olay benim için yıkımdı.

Bu, hep beni acıtmıştır. 3 yıl sonra Derya aradı, ‘boşanıyorum, pişmanım’ dedi.”

Derya’yı Nil Karaibrahimgil ya da Özge Özpirinçci canlandırsın

74 yaşındaki Zerrin Arbaş, şimdilerde İstanbul’da sakin bir hayat yaşıyor. Arbaş, geçmiş için şunları söylüyor:

“Derya’nın bir anda oyunculuğu bırakması beni üzdü. Kendimi işe verdim. 87 yılında emlak bürosu açtım. ‘Yalıların kraliçesi’ dediler. Son olarak Kanal D’nin sevilen dizi Aşk-ı Memnu’da oynadım. Nedense hep hanım ağa rolleri geldi ama çok benlik değildi. Bu rolü oynasam insanlar bana gülerdi. Oyuncu kendine uygun rolü oynamalı. Güzel bir hayatım oldu. Hiçbir pişmanlığım yok. Derya, durup dururken ölmeseydi her şey çok iyi olurdu. O beni kırmıştır. Ama hayat bu, her zaman istediğin gibi olmuyor ki… Elindekine şükretmelisin.”

Oyuncu, “Hayatınızın filme çekilmesini ister misiniz?” sorusuna şu yanıtı veriyor:

“Tabii isterim. Yeni jenerasyon oyuncularının hepsine hayranım. Beni oynayacak harika insanlar vardır. Fakat Derya, önemli. Nil Karaibrahimgil’e bayılıyorum, ne kadar Derya tipli değil mi? Keşke oynasa. Gülüşü, bakışı çok benziyor. Özge Özpirinçci’ye de zaman zaman bakıyorum, o da Derya’ya benziyor. Onun ruhunu taşıyabilirmiş gibi geliyor.”

Ayhan Işık neredeyse Hollywood’a adım atıyordu

“Ayhan Işık, çok efendi biriydi. ‘Rüzgar Gibi Geçti’ filmindeki Clark Gable’a çok benzerdi. İş ahlakı nefisti. Kaprisi yoktu. Mükemmel bir insandı. Daha sonraları Los Angeles’a geldi. Bizi de ziyaret etti. Film stüdyolarını beraber gezdik. O seyahatten çok kısa bir süre sonra vefat etti. Neredeyse Hollywood’a adım atıyordu.”

Reklamlar

19 sene evvelce aramızdan ayrılan ünlü oyuncu Derya Arbaş’ın ölümüne dair kendisi gibi oyuncu annesi Zerrin Arbaş, son derece mühim açıklamalara imza attı.

Bunları da İzleyebilirsiniz