Alman ekonomi dergisinden Erdoğan yorumu
Almanya'da yayın yapan haftalık ekonomi dergisi WirtschaftsWoche, Türkiye'de yaşanan ekonomik krizi mercek altına aldı. Dergi, "Enflasyon artışının nedeni dış güçler değil, Erdoğan'ın 2023 seçimleri kaygısıyla faiz artırmaması" yorumunu yaptı.
Alman ekonomi dergisi WirtschaftsWoche, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomi politikasını geniş bir analizle ele aldı. Makaleyi Malte Fishcer kaleme aldı.
Makalede, “Türk halkının düştüğü sefalet nedeniyle Erdoğan'a destek azalıyor. Enflasyon hızla artıyor ama Merkez Bankası, faizi yükseltmemekte direniyor. Bunun etkileri Avrupa'ya uzanıyor. Burayı da olumsuz etkiliyor” denilirken, Almanya'da enflasyonun yüzde 5.3'e çıktığını ama Türkiye'de yüzde 36 olarak açıklandığı kaydedildi.
ET, TÜRKLER İÇİN LÜKS OLDU
Yazıda, esnafın hemen her gün etiket değiştirmek zorunda kaldığına, et ve birçok gıda maddesinin Türk halkının büyük bölümü için artık lüks olduğuna değinildi.
Dergide yayınlanan makalede, “Erdoğan büyük olasılıkla, yüksek faiz gelirse ekonominin çarklarının durmasından ve dolayısıyla en geç haziran 2023'te yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimini kazanamamaktan korkuyor. Erdoğan, Merkez Bankası yönetimini kendisi seçiyor ve faiz tavsiyesine isyan ederlerse görevden alıyor. Türkiye'deki kriz, Erdoğan'ın halkı inandırmaya çalıştığı gibi dış güçlerin saldırısı değil, çıkarların siyasallaşmasının sonucudur” diye yazdı.
TL’deki düşüşün ithalatı pahalandırdığını, Türk halkını fakirleştirdiğini, Erdoğan'ın politikasının onaylanmasını zorlaştırdığını vurgulayan dergide, “Erdoğan halkı sakinleştirmek için asgari ücreti yüzde 50 artırdı. Ancak gerçek satın alma gücünde bir şey değişmedi. Çünkü firmalar, ek işçilik maliyetleri ve hammadde artışlarını fiyatlarına yansıtmaya başladı. Bu durum ücret fiyat sarmalını hızlandırır. Yatırım bankası Goldman Sachs'ın ekonomistleri, enflasyon oranının bu ay yüzde 40'ı aşacağını, önümüzdeki aylarda yüzde 50'nin üzerine çıkacağını varsayıyor. TL üzerindeki aşağı düşüş baskısının da artacağı belirtiliyor” denildi.
“KUR KORUMASI TUTMADI”
Kur korumalı mevduat sisteminin de işe yaramadığını, vatandaşın bunu tutmadığını belirten dergi, amacın vatandaşın liraya olan güveni artırmak, döviz ve altınların lirayla değiştirilmesi olduğunu ama bunun tutmadığını vurguladı.
Dergideki analizin devamında ise, “Vatandaşlar dolar ve euro'larını bozdurmadı ve mevcut TL mevduat hesaplarını bu hesaplara aktardı. 300 bin müşteri yeni lira hesaplarına yaklaşık 10 milyar Dolar eşdeğeri ödeme yaptı. Ancak bunun sadece yüzde 15'i dövizden geldi. Erdoğan şimdi dost devletlerden mali destek istiyor. Çeşitli ülkelerle takas anlaşmaları var. Sınırlı döviz rezervleri, yurt dışında büyük döviz borcu olan Türk şirketleri için önemli sorun” yorumu yapıldı.
“JEOPOLİTİK KARTLAR AÇILABİLİR
WirtschaftsWoche, geniş analizini şu şekilde tamamladı: Erdoğan'ın para politikası kararnameleriyle neden olduğu ekonomik zarar ne kadar büyükse, seçimden önce destekçilerine bir araya toplamak için çatışmacı bir dış politika rotası çizmesi cazibesi de onun için önemli. Erdoğan, iktidarda kalabilmek için önümüzdeki aylarda bir dizi jeopolitik kartı açabilir.”
RusyaUkrayna krizi Türkiye’yi nasıl etkiler?RusyaUkrayna geriliminin tırmandığı son dönemde bir tarafta uzlaşı çabaları hız kazanırken, bir yandan da olası bir operasyonun etkileri tartışılıyor. ABD, NATO ve Türkiye'nin de devreye girmesiyle diploması trafiği son dönemde iyice yoğunlaştı. Peki bölgede söylenildiği gibi savaş yakın mı? Batı ile Rusya arasında tırmanan Ukrayna geriliminde Türkiye nasıl bir tutum takınıyor? Uzmanlar, SÖZCÜ'nün sorularını yanıtladı...
Son dönemde tüm dünyanın gözü kulağı RusyaUkrayna sınırından gelen haberlere çevrildi.
Rusya’nın Ukrayna sınırına yaptığı askeri yığınak, Batılı ülkeler ile Rusya arasında gerilimi tırmandırdı.
ABD ve Avrupalı müttefikleri, bu hafta yaptıkları açıklamalarda, Rusya'yı yeni bir işgal girişimine karşı çok sert ifadelerle uyararak, bunun Moskova için çok ağır sonuçları olacağını kaydettiler. ABD ve Avrupa Birliği “büyük” ekonomik ve mali yaptırımları devreye sokabileceklerini söyledi.
Rusya gerilimden Ukrayna'yı sorumlu tutarken, gözler hem Moskova hem de Kiev ile yakın ilişkileri bulunan, NATO üyesi Türkiye'ye çevrilmiş durumda. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bölgede savaş istemediklerini söyleyerek, gerilimin düşürülmesine katkıda bulunmak için taraflar arasında arabuluculuk yapmayı önerdi.
RUSYA’DAN AÇIKLAMA GELDİ
Öneri Kremlin tarafından sıcak karşılanmasa da, Rusya'nın Türkiye'nin önerilerine kapıyı tümüyle kapatmaması da dikkat çekiyor.
Dün ise ABD'li mevkidaşı Antony Blinken ile Cenevre'de bir araya gelen Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırı planı olmadığını söyledi. Peki Rusya’nın saldırı planı yoksa Ukrayna sınırındaki askeri yığınak neden var? Bölgede söylenildiği gibi savaş yakın mı? Bu savaşın Türkiye’ye etkileri ne olur? Daha önce de ABD tarafından yaptırım uygulanan Rusya, bahsedildiği gibi ‘büyük’ ekonomik ve mali yaptırımlarla karşılaşır mı? Karşılaşırsa bölge ülkeleri ve Türkiye bundan nasıl etkilenir?
Ankara Rusya Araştırmaları Enstitüsü (RUSEN) Başkanı ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Salih Yılmaz ve Ankara Rusya Araştırmaları Enstitüsü (RUSEN) Ukrayna Direktörü Omeljan Kaipov SÖZCÜ’nün sorularını yanıtladı.
Prof. Dr. Salih Yılmaz’a göre, ABDRusya özelinde Karadeniz ve Ukrayna'da yoğunlaşan rekabet ve kriz hali şu anda RusyaNATO rekabeti veya uzlaşısı üzerine döndü.
– Rusya ve Ukrayna arasındaki kriz neden bir anda patlak verdi? Rusya’nın sınıra yığdığı askerler ne anlama geliyor? Gerçekten bölgede bir savaş ihtimali var mı?
Prof. Dr. Salih Yılmaz: “Rusya, 2014'te Kırım'ı ilhakı sonrası rekabeti Suriye'ye taşıyarak bir anlamda kriz alanını kendi sınırları uzağına taşımayı başarmıştı. Fakat ABD, Biden yönetimiyle birlikte kriz alanını yeniden Rusya sınırlarına taşıyarak Rusya'yı küresel dünyada tehdit olarak göstermeyi amaçlıyor. ABD her ne kadar Rusya'nın kendi sınırları içerisinde askeri yığınak yapmasını bir savaş ihtimaline dayandırıyorsa da Rusya'ya göre bu durum biraz farklı değerlendiriliyor. Rusya, saldırı amaçlı değil savunma amaçlı bir askeri yığınak yapıyor.
Rusya’ya göre, Ukrayna ordusunun Kırım veya Donbas'ta bir saldırı gerçekleştireceğini söyleyen Yılmaz, “Belarus ise Ukrayna'nın saldırısı ile başlayacak bir savaşta kendi içerisinde Batı destekli bir darbe girişimi olacağından şüpheleniyor.” dedi.
ABD ve AB her fırsatta Rusya’ya karşı ‘çok büyük’ ekonomik ve ticari yaptırımlardan söz ediyor. Bu durum Rusya’yı ve bölgedeki etkisini nasıl etkiler?
Prof. Dr. Salih Yılmaz: Rusya'nın Ukrayna üzerinden başlayan krizi NATO ve ABD ile müzakere etme stratejisi başarılı olmuştur. Rusya tehdit algısını azaltmak için NATO'nun Romanya ve Bulgaristan'daki askeri üslerine yerleştirdiği silahları gündeme getirerek bir bakıma ABD'yi Ukrayna sorununu müzakere etmekten uzaklaştırdı. Rus diplomasisinin başarısı olarak gözüken durumda ABD'nin tek silahının ekonomik yaptırımlar olması ise Rusya açısından çözülebilecek bir durumdur.
Rusya'nın sahip olduğu petrol ve doğalgaz dünya pazarında mutlaka müşteri buluyor. Bu anlamda alternatif müşteri olarak Çin, Rusya'nın can simidi olarak beliriyor. ABD'nin Çin'i ikna etmeden Rusya'yı ekonomik olarak olumsuz etkilemesi mümkün olmayabilir.
ABD GÖZE ALAMADIĞI SAVAŞTA UKRAYNA’YI ÖNE SÜRÜYOR’
Normalde Ukrayna'ya ait Kırım ve Donbas şu anda Rusya tarafından kontrol ediliyor olmasına rağmen hem ABD hem de AB sanki bu topraklar Rusya'ya aitmiş ve durumu kabullenmişler gibi davranıyorlar. Rusya, 7 yıllık bir süreçte bu durumu kabullendirecek duruma getirdi. Ukrayna yeni bir devlet ve ordusunun henüz bir başarısı yok. Hatta Kırım'ı bile savaşmadan Rusya'ya teslim etti. Şimdi ise Ukrayna ordusundan Rusya'ya karşı savaşması isteniyor. Rusya gibi nükleer bir güç ile savaşmayı ABD kendisi bile göze alamazken Ukrayna ordusunu ön cepheye sürmesi Ukrayna'yı düşündüğünden olmasa gerekir.
Peki Türkiye açısından bakıldığında… Olası bir savaş bizi nasıl etkiler? Rusya ile son dönemde yolunda olan ilişkilerimizi düşündüğümüzde olası yaptırımlar Türkiye’yi nasıl etkiler?
Prof. Dr. Salih Yılmaz: Türkiye açısından bakıldığında ise olası bir savaş önemli kayıplar içerebilir. Öncelikle eğer Karadeniz'de bir savaş durumu söz konusu olursa bu yaz hem Rusya'dan hem de Ukrayna'dan turist gelmesi zorlaşacaktır. Diğer bir sorun ise Türkiye, buğday ihtiyacının büyük kısmını Rusya ve Ukrayna'dan karşılıyor. Savaş durumu bu ithalatı da etkileyeceği için gıda ürünlerinde hızlı artışlar söz konusu olabilir.
‘TÜRKİYE’DE DOĞALGAZ KRİZİ YAŞANABİLİR’
Savaş durumunda Rusya'nın önemli gelir kaynağı olarak gözüken Karadeniz'de TürkAkım ve MaviAkım gibi doğalgaz boru hatları da saldırıya uğraması ihtimali olabilir ki böyle bir durumda Türkiye'de doğalgaz krizine yol açabilir. Türkiye hem Ukrayna hem de Rusya devlet başkanını Türkiye'de davet ederek arabuluculuk teklifiyle aslında bu krizde tarafsız kalacağının sinyallerini vermektedir.
‘TÜRKİYE’DEKİ PROJELER OLUMSUZ ETKİLENİR’
Türkiye, ABD ve AB ülkelerinin Rusya'ya uyguladığı yaptırımları tanımıyor ve uygulamıyor. Bu anlamda iki ülke arasında bir anlayış ve yardımlaşmanın olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye her ne kadar Rusya yaptırımlarını uygulamasa da özellikle bankacılık sisteminde uygulanacak yaptırımlar Türkiye'deki Rusya projelerini olumsuz etkiler. Akkuyu Nükleer Santralinin yapımı gecikebilir.
Dolar dolaşımı olmayacağı için Rusya projelerine ara vermek zorunda kalabilir. Yine Karadeniz, savaş alanı haline geleceği için ticari yolların kullanımı zorlaşacaktır ki bu da fiyatlara yansıyacaktır.
Türkiye ile Rusya arasında bir kriz durumu söz konusu olmaz. Çünkü şu andaki kriz Türkiye'yi
doğrudan ilgilendirmiyor. Fakat krizden ekonomik olarak en çok etkilenecek ülkelerden birisi de Türkiye olur. Türkiye'nin ABD ile gergin ilişkileri bu ekonomik kayıpları telafi etmesine de engel teşkil edebilir.
– Cumhurbaşkanı Erdoğan bölgede savaş istemediklerini söyledi ve taraflar arasında arabuluculuk yapmayı önerdi. Sizce Türkiye’nin bu noktada tutumu ne olmalı? Nasıl bir diploması yürütülmeli?
Prof. Dr. Salih Yılmaz: Burada Türkiye'nin yapması gereken inisiyatifi ABD'ye bırakmak değil doğrudan diplomasi kanalları ile görüşmeleri başlatmaktır. Ukrayna'nın talepleri ile Rusya'nın talepleri arasında bir uzlaşı mümkün. Burada mümkün olmayan Rusya'nın NATO'dan talepleri ve ABD'nin Rusya'dan talepleridir. Kaldı ki hem ABD hem de Rusya birbirleriyle uzlaşıdan çok rekabetin getirilerinin daha çok olduğunu görüyor.
ABD bu kriz ile Rusya'nın AB ülkeleriyle bağını koparırken AB içinde Almanya ve Fransa'nın ağırlığını da Rusya ile iyi ilişkilerini de kesmiş olacak. Çünkü şimdi buna engel olamazsa gelecekte muhtemel bir AB dağılmasında Rusya, Almanya ve Fransa arasında yeni bir ittifak oluşabilir.
Rusya ise ABD ile kriz alanı oluşturarak tek kutuplu dünya düzenine başkaldırmış oluyor. Bu sayede ABD ile sorunu olan tüm ülkeleri kendi etrafında toplamış oluyor. Çift kutuplu dünya düzenine geçişte lider rolü oynama fırsatı elde ediyor.
– Peki Avrupa’daki diğer ülkeler? AB içindeki dengeler? Olası bir savaştan ve çekişmeden nasıl etkileniyor?
Omeljan Kaipov: ABD, Ukrayna krizi üzerinden AB içinde zayıf olan Polonya ve Baltık ülkelerinin desteğini almayı özellikle de Almanya'ya baskı oluşturmayı başardı. ABD'nin beklediği Rusya tehdidi İsveç ile Finlandiya'da beklenilen etkiyi göstermedi. Bu iki ülke sanki tarafsızmış gibi davranarak bir bakıma Rusya ile kriz istemediklerini gösterdiler. Bu anlam da yakın dönemde İsveç ile Finlandiya üzerinden bir olay ile kriz çıkmasını da bekleyebiliriz. ABD bu ülkeleri ikna etmek için bir krize ihtiyaç duyacaktır.
AB içinde Rusya destekçisi olarak görülen Almanya, Macaristan, Avusturya gibi ülkelere karşı aktif politika yürütüldü. Avusturya'da Rusya yanlısı başbakan rüşvet operasyonunla uzaklaştırıldı. Almanya'da seçimle bir değişim oldu. Macaristan ise tek başına hareket etmekten çekiniyor. Şu anki durum Ukrayna üzerinden AB'ye de bir operasyondur.
ABD, Türkiye'deki İncirlik üssünden istediği gibi faydalanamadığı için bu üssün benzerini Romanya'ya kurdu. Rusya'nın en büyük hedeflerinden birisi de Romanya'daki üssü etkisiz hale getirmektir. Rusya, bu üsse nükleer silahlar yerleştirilmesi halinde Avrupa içinde buna benzer bir önlem almayı düşünüyor. Rusya'nın da misilleme olarak Sırbistan, Venezuela, Küba gibi alternatifleri düşündüğünü görüyoruz. Kaldı ki son günlerde Bosna'da Sırp yönetimi üzerinden çıkarılmak istenen krizin Ukrayna'daki krizle de bağlantısı vardır.