Ceviz bahçesinden cevizleri toplayıp, çuvallarına dolduran iki kadın yolun kenarında yorgun ve bitkin bir halde, koyu bir sohbete dalmışlardı....Ve o an birinin eşi yoldan geçerken, seslenmişti eşine. "Benim gözleri sürmelim...Canımın içi... Eve gidince yemeği hazırlayıver olur mu? " deyince, adamın eşi bu tatlı sözler karşısında mest olmuştu.
Arkadaşına dönüp onu daha da kıskandırmak için,"Senin eşin sana hiç böyle şeyler söyler mi?..Benim Ahmet', im her zaman özenle seçer cümlelerini bana söylerken....Dilinden bal damlar" demişti....O bunları söylerken ise bu defa arkadaşı Fatma hanımın eşi gelmişti koşarak yanlarına.
Adam kan ter içinde kalan eşini görünce"Keşke bana söyleseydin Fatma....Ben işten gelince gelip toplardım cevizleri....Dizlerin sızlayacak yine...Ağrıdan uyuyamayacaksın.....Bilirsin sen uyuyamayınca benimde gözlerime uyku girmez....Çocuklar annemiz bahçede deyince, çok yorulmuşsundur diye ellerimle güzel bir sofra hazırladım sana....Çayını bile demledim."dediğinde, kadının gözleri dolu dolu olmuştu....Ve ceviz çuvalını sırtlanıp, gülümseyerek ne kadarda iyi hissetmesini sağlamıştı eşinin..Diğer kadın ise olup biteni öyle kıskanmıştı ki...
Fatma hanımın ise adeta bütün yorgunluğu gitmişti ...Kocasının arkasınca yürümeye başladığında ise biran arkasını döndü ve arkadaşına seslendi...Ve şöyle dedi gülümseyerek: " Mesele birine canım demek değil...Can olabilmektir... "