İslam dininde erkek kadar kadın da cinselliği olan bir varlık olarak kabul edilmiştir. Kadının cinsel hayatta yapması gerekenler nedir? Tamamı haberimizde…
İslam dininde eşlerin birbirlerine göstermesi gereken bazı görevleri vardır. İslam dinine göre erkek kadar kadının da büyük ölçüde yeri vardır evlilikte ve cinsel hayatta. İşte kadının cinsel hayata hakları…
KADININ CİNSEL HAKLARI NELERDİR?
Cinsel ilişkide kadının sevilip gözetilmesi emredilmiş, kocanın iktidarsızlığı durumunda dava açma hakkı verilmiştir. Ona bu haklar verildiği için de evlilikte cinsel hayattan çekilme, îlâ ve zıhâr haram kılınmıştır. Cinsel açıdan kadın da erkek gibi korunmuştur. Bu sebeple eğer cinsel hakkı verilmezse bunu isteyebilir. Yani kocasını cinsel görevini yapmaya mecbur bırakabilir. İslam toplumunda kocası kadını cinsel yalnızlığa itmişse ve bunu kasti olarak yapıyorsa, kadın mahkemeye başvurabilir ve kocası aleyhine dava açabilir. İslam dinine göre kadın ve erkeğin birbirlerine göstermeleri gereken bakı sorumluluk var hakları vardır.
Allah, evli çiftlerin karı koca hayatını meşru kılmıştır. Kadının fiziki ve ruhsal sağlığını korumak amacıyla evli çiftlerin cinsel yaşamında bazı sınırlamalar vardır. Kadının adet ve lohusalık dönemlerinde, hacda ihramlı olduğu zamanlarda, dolaylı boşanma yöntemleri olan karşılıklı zarar vermeden kaynaklanan kefaret cezası yerine getirilinceye kadar eşiyle ilişkiye girmesi caiz değildir. Kadın bu durumlarda eşini reddetmelidir. Ayrıca rahatsızlık, halsizlik gibi durumlar yaşayan kadınlar da cinsel ilişki istemeyebilir. Böyle bir durumda cinsel ilişkiye girmek kadına zarar verir ve bu zarardan erkek sorumludur. Erkeğin bir ilişkide ne kadar söz hakkı varsa, kadının da aynı doğrultuda hakları vardır.
Kadının ve erkeğin birbirlerinin cinselliğinden yararlanması haktır.
Erkeğin cinsel görevlerini yerine getirmesiyle ilgili İslam âlimleri şöyle buyurmuştur, “Hastalık gibi bir özrü bulunmaksızın, zarar vermek niyetiyle karısı ile cinsi münasebette bulunmayan erkek aleyhine karısı dava açabilir. Hâkim tarafından kocaya cinsi münasebete başlaması emredilir.”
Kadın bu hakkı yerine getirmezse ve erkek de bu hakka riayet etmezse günahkâr sayılır.
Cinsellik konusunda kadın ve erkek eşittir.
Tıpkı kadının olduğu gibi, erkeğin de bazı sorumlulukları vardır.
Kocanın cinselliğinden faydalanmak kadının hakkıdır.
Bu hakkını anlamasını sağlamak da kocanın görevidir.
Erkek bu görevini yerine getirmezse hem suçlu hem de günahkar kabul edilir.
Abdestsiz Namaz Kıldıran İMAM.Gerçek hikaye Yaklaşık 20 sene önceydi. Namaz kılmak için genellikle mahallemizdeki camiye giderdik. Camiimizin imamı da Şeyh Hadi isimli Abdestsiz Namaz Kıldıran İMAM:
Yaklaşık 20 sene önceydi. Namaz kılmak için genellikle mahallemizdeki camiye giderdik.
Camiimizin imamı da Şeyh Hadi isimli, mahalleli tarafından sayılıp sevilen,güvenilen bir zattı.
Günlerden bir gün akşam namazı kılmak üzere camiye biraz erken gitmiştim abdest almak için aşagı kattaki abdesthaneye indim tuvaletlerin boşalmasını beklerken kapılardan biri açıldı imam Şeyh Sadi dışarı çıktı.
Selamlaşıp hal hatır sorduktan sonra hocaefendinin
Abdest almadan yukarı çıktıgını fark ettim.
Çok şaşırmıştım.
Başka da abdest alacak yer olmadıgına göre hoca nerede abdest alacak diye merak ederek peşini takib ettim hayretle hocanın abdest almadan direk camiye girip mihraba yöneldigini gördüm.
Ezan ve kameti okuyup namaz kıldırmaya başladı ve arkasında saf tutanlar da ona uyarak tekbir getirip saf bağladılar.
Ben ise yerimde donup kalmıştım. Hemen koşup, senelerdir ahbablıgımız olan Hacı Ali efendinin yanına gidip bir bir şahid olduklarımı anlattım.
Bana tam güveni olan Hacı Ali de şaşkınlık içinde: “Madem hoca abdestsiz namaz kıldırıyor o halde biz de münferit kılarız” dedi.
Derken bu olay mahalledeki müslümanlar arasında yayıldı. Ben ve arkadaşlarım Şeyh Hadi nin abdestsiz namaz kıldırdıgını herkese anlattık. Böylece cemaat dagıldı.
Artık kimse onun arkasında namaz kılmıyordu. Bu olay onun itibarını sarstı.Ailesiyle de arası açıldı eşi onu terk etti çocukları da onu dışladılar.
O da imamlıgı bırakarak şehri terk etmek zorunda kaldı. Hatta bazıları hakkında aslında müslüman olmadıgı.. casusluk yaptıgı ecnebi oldugu … vs konuşmaya başladılar… ve bir daha ondan haber almadık.
Ta ki… İki sene sonra Umreye gitmek nasib oldu. Orada hava şartlarından dolayı bir hayli hastalandım. Memleketime döndükten sonra dr a gittim hap ve igne yazdı.
Ertesi günü abdest alıp namaz kılmak üzere camiye giderken yol üzerindeki klinige ugrayıp o günkü ignemi yaptırdım.
Henüz ezan okunmamıştı tuvalete gidip igne yeri kanamış mı diye bakmayı düşündüm.
Tam tuvaletten çıkıyordum ki aklıma Şeyh Hadi geldi…Birden gözlerim karardı… dünya sanki başıma yıkılır gibi olmuştu… Yoksa Şeyh Hadi de bnm gibi igne yerini yıkamak için mi tuvalete girmişti… yani adamcagız abdestli midi???
Aklım durmuştu sabaha kadar uyuyamadım o gece cahil ben ve benden daha cahil dindar arkadaşlarım nasıl olmuştu da bilmeden anlamadan araştırmadan ve yüzleşmeden güya Allah rızası için…
Şeyh Hadinin haysiyetiyle oynamış itibarını beş paralık etmiş evini yıkmış eşinin çocuklarının bile onu terk edip dışlamasına yol açmıştık!
Ertesi sabah onu aramaya başladım, çarşıda Hacı Ahmed isminde ıtırcı bir Zat onu biliyor dediler.
Hemen gittim Nur yüzlü simasıyla beni karşıladı sordugumda da şöyle cevap verdi: “İki sene önce idi Hadi efendi bana gelerek çok üzgün ve dertli bir vaziyette oturdu.
Ne oldu deyince de şöyle dedi:
“YAPTIRDIGIM İGNENİN YERİNİ YIKAMAK İÇİN TUVALETE GİRMİŞTİM ABDEST BOZMAMIŞTIM.
AMA BİRİLERİ BANA HİÇ SORMADAN ABDESTSİZ NAMAZ KILDIRIYOR DİYE İFTİRA ETTİLER CEMAAT DE BUNA KANIP BENİ DIŞLADILAR BANA NELER YAPILDIGINA ŞAHİD OL DİYE BUNLARI ANLATIYORUM BU ŞEHRİ TERK EDİYORUM IRAK
NECEF TARAFINA GİDECEGİM dedi ve gitti bir daha da görmedim Onu…”
Allahım ben ne halt işlemişim böyle!!! Hüngür hüngür agladım..
Tam 20 yıldır her Necef e gidip gelene Onu soruyorum ama mazlum Şeyh Hadi den hiç bir haber yok.
Ve artık yerimden kımıldayamayacak kadar hastayım gidip bulabilecek helalleşebilecek halde degilim….
Evet dostlar!… Duyduklarımız ya da gördüklerimiz gerçek olsa dahi… aslı bambaşka olabilir.
Bir kişi ya da olay hakkında gerçegi tümüyle bilmeden bir kanıya varmak, yorum yapmak… zulümdür.
Hakikati bilmek için bırakın bize bir başkası tarafından söyleneni… Kendi gözümüzle gördügümüz kulagımızla duydugumuzu dahi bizzat o şahısla konuşup tahkik etmek zorundayız…
İşte vebali bu kadar ağırdır….
VESSELAM…