İYİ Parti’nin bütçe muhalefet şerhinde “Faiz giderleri tek başına vergi gelirlerinin yüzde
19,5’ini kapsamaktadır. Yani vergi gelirlerinin biri Sayın Cumhurbaşkanı’nın diline pelesenk
olan faiz lobisine gitmektedir. Günde 490 milyon liradan fazla olan bu tutar 83 milyon
vatandaşımıza paylaştırıldığında her biri bu faiz ödemeleri için günde 6, ayda 180, yılda 2 bin
160 lira ödeyecektir” denildi.
Hükümetin hazırladığı 2021 yılı merkezi bütçesine karşı çıkan HDP ise Cumhurbaşkanlığı
Sarayı temizlik ekipmanları giderlerine ayrılan 3 milyon 839 bin liranın bin 650 asgari
ücretlinin bir aylık maaşına, Diyanet İşleri Başkanı’nın bindiği makam aracının fiyatının da bin
asgari ücretlinin bir aylık maaşına eşit olduğunu açıkladı. HDP muhalefet şerhinde, iktidarın
sunduğu bütçe teklifinin “yandaşa, ranta, savaşa alan açtığı” ancak halkın yararına olacak
Şerhte; bütün yurttaşlara nitelikli ve ücretsiz Covid19 aşısının uygulanması, şehir ve özel
hastanelerin kamulaştırılması, Kamu Özel İşbirliği Projeleri kapsamındaki bazı köprü ve
yolların kamulaştırılması, okulların depreme dayanıklı hale gelmesi, pandemide işyerini
kapatan esnaflara destek sağlanması, ataması yapılmayan öğretmenlerin atanması,
EYT’lilerin emekli olmalarının sağlanması, her haneye ihtiyaç sınırına kadar ücretsiz doğalgaz
ve elektrik sağlanması, gençlerin KYK borçlarının silinmesi ve memurlara 3600 ek gösterge
hakkının sağlanması gibi talepleri içeren önergelerin AKPMHP milletvekillerinin oyları ile
“kaynak yok” denilerek reddedildiği anımsatıldı.
“DİN GÖREVLİLERİNİN OTEL FATURASI, 8 BİN 600 ASGARİ ÜCRETE DENK”
Harcama kalemleri içinde örtülü ödeneğe ayrılan payın 5 milyar 410 milyon TL’nin 2 milyon
326 bin 881 asgari ücretlinin bir aylık maaşına, Cumhurbaşkanlığı Sarayı temizlik ekipmanları
gideri olan 3 milyon 839 bin liranın da bin 650 asgari ücretlinin bir aylık maaşına denk geldiği
belirtildi. Diyanet İşleri Başkanlığı harcama kalemlerine de şöyle yer verildi: “Diyanet İşleri
Başkanı’nın bindiği makam aracının fiyatı 2,5 milyon TL’dir. Bu rakam, yaklaşık olarak, bin
asgari ücretlinin bir aylık maaşına denk gelmektedir. Cumhurbaşkanlığı, Diyanet İşleri
Başkanlığı’nın hac ve umre seyahatleri için yaptığı tüm harcamaları Sayıştay denetiminin
dışına çıkarmıştır. Bu kalemlere ayrılan bütçeleri ne kadar olduğunu bilinmemektedir. Faizin
haram olduğu fetvalarını veren ama 2018 yılında 2 milyon 354 bin TL faiz geliri elde eden
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın imam ve müezzinlerin de aralarında olduğu din görevlilerini
Alanya’da 5 yıldızlı bir otelde eğitime gönderdiği ve bunun için 20 milyon TL fatura ödediği
ortaya çıkmıştır. Bu rakam, yaklaşık olarak, 8 bin 600 asgari ücretlinin bir aylık maaşına,
Cumhurbaşkanın 7 aylık maaşının 35 katına denk gelmektedir.
“CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK KRİZİ”
Ekonomik kriz koşullarına Covid19’un da eklenmesiyle Türkiye işgücü piyasasının
Cumhuriyet tarihinin en büyük krizini yaşadığı, Türkiye’de kayıt dışılığın ve denetimsizliğin
arttığı anlatılan muhalefet şerhinde, Türkiye’de genç işsiz sayısının Türkiye tarihinin en
yüksek oranına ulaştığı ve işsizlikteki azalışın iş aramaktan bıkan genç sayısının artmasının
sonucu olduğu belirtildi.
“YOLSUZLUK VE İSRAFA KARŞI SORUŞTURMA BAŞLATILMADI”
HDP belediyelerine atanan kayyumların gerçekleştirdiği borçlanmaların belediyelerin
emekçilerin maaşlarını dahi ödeyemeyecek duruma getirdiği, elektrik faturalarının bile
ödenememesi ihtimalinin ortaya çıktığına işaret edilen şerhte, “Bütün yolsuzluk ve israf
belgelerine rağmen herhangi bir soruşturma başlatılmamış olup yargıya taşınan ve hesabı
verilen hiçbir süreç yaşanmamıştır” denildi.
“VERGİ SİSTEMİ ADALETSİZ”
Türkiye’nin 62 milyon civarında çalışma çağında nüfusa sahip bir ülke olmasına rağmen
istihdam edilenlerin sayısı 27 milyonda kaldığı ve benzer nüfusa sahip Almanya’da istihdam
edilenlerin sayısının 45 milyon olduğu ifade edilerek, üretim artırılmadan işverenlerin yeni
istihdam sağlayamayacağından dolayı istihdam teşviklerini üretimin arttırılması yönünde
yapılması önerildi. Gelir ve kazanç üzerinden alınan vergilerin milli gelire oranının OECD
ortalamasının çok altında olduğu ifade edilen muhalefet şerhinde Türkiye’deki vergi
sisteminin adaletsiz olduğu şu şekilde ifade edildi: “Adaletin sağlanması amacı ile daha fazla
üzerine gidilmesi gereken alanları boş bırakıp, toplaması kolay ve özellikle dar ve sabit
gelirlilerin üzerine binen dolaylı vergilerin üzerine gitmek gerekmektedir.
Ülkenin vergi yükü dar ve sabit gelirlilere bindirilmektedir. Tüketim eğilimi yüksek olan dar ve
sabit gelirliler, gelirlerine göre ortak oldukları vergi yükü bakımından yüksek gelir gruplarına
göre dezavantajlı durumdadırlar. Düşük gelir gruplarında bulunanların toplam vergi yükü
içindeki payı, bu gruplar üzerinde indirim yolu ile azaltılabileceği gibi, yüksek gelir
gruplarındakileri gelir ve kazançları üzerinden alınan vergi oranlarının arttırılması ile de
mümkün olabilecektir.”
HER VATANDAŞ, FAİZ LOBİSİNE GÜNDE 6 LİRA ÖDEYECEK
Şerhte, 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi için dikkat çeken şu ayrıntılar yer aldı: Bütçe
rakamlarını incelerken başta kişi başı milli gelirimizin 8 bin doların altında kapanacağını ve
bu bütçenin bu rakamı arttırmaya yönelik bir içeriğinin olmadığını söylemek gerekir.
Hem OVP hem de bu bütçe ‘milletin fakirleştiğini’ itiraf etmektedir.
Milli gelirimiz 2006 – 2007 seviyelerine gerilemiş durumdadır. Üstelik bu rakamları dolar
enflasyonu ile reelleştirecek olarak 16 yıldan fazla geriye gittiğimiz görülecektir. İşsizlik için
de herhangi bir çözüm üretebilecek durumda değildir. Çünkü siyasi irade işsizliği halen daha
manşet rakamlar üzerinden açıklamaya çalışmakta ve geniş tanımlı da 12,3 milyonlara
ulaşabilen yüzde 34’lere erişen işsizliği görmezden gelmektedir.
Türkiye’de işsizlik OECD ortalamasının iki üç katına ulaşmasına rağmen iktidar TÜİK aracılığı
ile konunun odağını saptırmakta ve bu soruna teşhis koymaktan kaçınmaktadır.
Bütçede dikkat çeken en önemli husus ise faiz giderlerinin geçen yıla oranla ciddi bir artış
yaşayarak 180 milyar TL’ye ulaşmasıdır. Faize siyaseten uzak olduğunu her fırsatta dile
getiren AK Parti hükümetinin sunduğu bütçede faizin bu kadar yüksek yer kaplıyor olması
hayli düşündürücüdür. Faiz giderleri tek başına vergi gelirlerinin yüzde 19,5’ini
kapsamaktadır.
Yani vergi gelirlerinin biri Sayın Cumhurbaşkanının diline pelesenk olan faiz lobisine
gitmektedir. Günde 490 milyon liradan fazla olan bu tutar 83 milyon vatandaşımıza
paylaştırıldığında her biri bu faiz ödemeleri için günde 6, ayda 180, yılda 2 bin 160 lira
ödeyecektir.
Hasta garantili, maliyetleri oldukça yüksek olan şehir hastaneleri ülkenin bütçesine büyük bir
yük oluşturmaktadır. Devletin genel bütçesinden daha uygun, daha maliyetli hastaneler
yapılması mümkünken şehir hastaneleri büyük bir israfın örneğidir.
İktidar partisinin şehir hastanelerinin sözleşmelerinin ticari sır olarak gizlenmesi de ayrı bir
konudur.
Şehir hastanelerinin maliyetlerinin bilinmemesi, bütçeye ne kadar yük olduğunun gizlenmesi
şeffaf devlet yönetimine ters düşmektedir. Şehir hastanesi projelerinden vazgeçilerek yüksek
kiralama hizmet bedelleriyle bütçeyi yük altından kurtarmak bütçemizin ve en önemlisi
ülkemizin geleceğinin lehine olacaktır.”