Ayşen'le mecburi hizmette tanışmıştık. O da benim gibi ilk defa ailesinden ayrılmış, Karadenizli, deniz gözlü, beline kadar uzanan dümdüz saçlı, minyon, sesi kendinden büyük, bağıra çağıra konuşan, gülen, güldüren, hayat dolu bi kızdı. Ben işini bu kadar aşkla yapan başka bi insan görmedim. Çocukları çok sevdiğinden çocuk cerrahı olmuş, metrekareye 5 çocuğun düştüğü; her ailenin 10 çocuğu olan bu memlekete atanmış tek çocuk cerrahı olarak gecesi gündüzü olmadan çalışmasına rağmen bir gün onu söylenirken duymadım. Nadir de olsa hastane ekibi ne zaman bi yerde buluşsak, iki laflayalım desek, telefonu çalan Ayşen 'bi yavrunun karnı ağrıyomuş gitmem lâzım' diyerek hastaneye koşar; ameliyat edip ağrısını kestiği her çocukla birlikte kendi de çocuk gibi sevinirdi.
devamı için görsellere tıklayınız