MUCİZE DOKTOR’UN TANJU’SU MURAT AYGEN’İN EŞİ’DE ÜNLÜ!
Seyirciye sinirden tırnak yedirmesi, ünlü oyuncu Murat Aygen’in ne denli yetenekli bir oyuncu olduğunu da gözler önüne seriyor. Peki ama her defasında Doktor Tanju olarak yargıladığımız Murat Aygen, gerçek hayatta nasıl biri?48 yaşındaki başarılı oyuncu, kameraların arkasında sevgi dolu bir baba…
Ve hayat arkadaşını tutkuyla seven bir eş…Diyarbakır doğumlu ünlü oyuncu, 2010 yılında meslektaşı Nihan Aslı Aygen ile dünyaevine girdi.Kınalı Kar dizisindeki ‘Sumru’ karakteriyle tanıdığımız Nihan Aslı Aygen de, tıpkı eşi Murat Aygen gibi tiyatroya gönül vermiş bir isim.
Medcezir’de, ‘Gamze’ karakterini canlandırmış olan Aygen, dizide eşi Murat Aygen ile birlikte yer almıştı.Birbirlerine olan sevgilerini her fırsatta dile getiren çiftin, Nil isminde bir de kızları bulunuyor.Murat Aygen ve eşi, Instagram hesaplarından aile yaşantılarına dair bol bol fotoğraf paylaşıyor.
Adı: Murat Aygen
Doğum Tarihi: 29 Ekim 1971
Doğum Yeri: Diyarbakır
Boyu: 1.88 m.
Kilosu: 80 kilo
Burcu: Akrep
Göz Rengi: Kahverengi
Eşi: Nihan Aslı Elmas
Çocuğu: Nil Aygen
Kardeşleri: Nil Sayışman
Ailesi: Diyarbakır’da doğdu, İstanbul’da büyüdü. Asıl adı Murat Ağlatçı’dır. 2010 yılında kendisi gibi oyuncu Nihan Aslı Elmas ile evlendi. Çiftin Nil adında bir kız çocuğu var.
Çocukluk yılları: Çok hayal kuran bir çocuktu, hayallerinden bir tanesi de oyuncu olmaktı. “7-8 yaşlarında sahneye çıkmaya başladım. Bir gün beni sahnede izlemiş olan bir hanımefendi, sokakta çevirip ‘A, sen o çocuksun’ dedi ve alnımdan öptü. Y
Yeri hala sıcaktır. O andaki mutluluk hissiyle, ben bunu herkese yaptırmalıyım hissini beraber yaşadığımı çok net hatırlıyorum. Ama elbette hayatımı bunun üzerine kurgulamadım. Çocuklukta o kadar çok hayal kuruyoruz ki en büyük hayalim neydi aslında pek hatırlamıyorum. Ama gelip oyunculukta ve tasarımda karar kıldığıma göre hayali en çok ağır basanlar bunlar olmuş demek ki. Ben tesadüflere inanırım. Beni oyunculuğa iten tesadüfler zinciri, bu konuda kurduğum hayaller doğrultusunda algılarımın açık olmasından dolayı olmuş diye düşünüyorum.”
Eğitim hayatı: 1992 yılında İstanbul Üniversitesi Biyoloji, 1998 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzikal Tiyatro Oyunculuğu, 2002 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera Yüksek Lisans bölümlerinde eğitim aldı.
Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, ‘ Paramparça Aşklar’ dizisinde canlandırdığı ‘Cem’ karakteriyle başladı.
Hangi proje ile parladı? ‘Medcezir’ dizisinde canlandırdığı ‘Faruk Beylice’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kariyeri: 2000 – 2001 yıllarında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarında Opera ve Müzikal Bölümünde Şan öğretim üyesi, 2000 – 2004 yılları arasında İstanbul Kültür Üniversitesinde Tiyatro Tekniği öğretim üyesi olarak görev yaptı.1985 yılından beri reklam sektöründe oyuncu, metin yazarı, sanat yönetmeni, süpervizör, yardımcı yönetmen, dublaj sanatçısı, 1998 yılından beri de sinema ve televizyon sektöründe oyuncu olarak çalışmakta.
Kişilik özellikleri: İstanbul’da büyüdü. Matematik, sanat, tasarım ve spor hep vazgeçilmezleri oldu. “Aklımın sınırlarını zorlayan her şey çok ilgimi çeker. Sevgiyi ve bunu paylaşmayı çok seviyor ve önemsiyorum. Benim için hayattaki en değerli şey bilgi ve zamandır. Tüm hayatımı, daha çok bilgilenebilmek adına, iyi bir öğrenci olmak için çalışarak geçirdim. Sahip olduğum bilgiyi ise; başkalarına aktararak daha çok sahiplenmeye uğraşıyorum. Zaman ise çok rahat harcamamamız gereken, çok önemli bir kavram. Zira matematiksel olarak bölebilsen de hiç durmadan toplanan bir kavram olduğu için boşa harcamamamız gerekiyor.
Mesela ben 20’li yaşlarımı hatırlayabilirim ama bir daha asla 20’li yaşlarda olamayacağım. O yüzden pişmanlık yaşamamak adına zamanın tadını çıkarmakta ve güzel değerlendirmekte fayda var. Bu anlamda pişmanlıklarım çok ondan söylüyorum. Şu an oyuncu, eğitimci ve işadamı kimliklerimle çalışma hayatı içerisinde olan bir babayım. “
Hobisi: Fiziksel tüm aktivitelere karşı yeteneği var. “Şarkı söylerim, dans ederim, çeşitli organizasyon ve seminerlerde konuşmalar yaparım. Kristal mineral ve fosil koleksiyoneriyim.
. Tüm bunlar oyunculukta canlandırdığım karakterleri mutlaka besliyordur.”
Düşünce yapısı: Şöhrete fazla anlam yüklemiyor. “Şöhretin benim için bir anlamı yok, Popüler işler ortalama algıyı yönetir, mutluluğu en kolay yerinden tutmayı sağlayabilir. Ama o zaman sadece popüler olmak üzere bir varoluşu temsil edenlerden ibaret kalırsın. Bir gün öyle olmadığında; Kendini açıklayacak, tanımlayacak duygularını da kaybedersin. Gerçek olan hayatın kendisidir.”
İlk sinema filmi: Yavuz Turgul/ Av Mevsimi
Aşka bakışı: “Aşk başkasının görmediğini sadece senin görmendir. Aşk benim için eşim Nihan ve kızım Nil’dir. Aşkın bende başka bir tanımı yok. Nihan, benim için Milad. 2010 yılında onu gördüğüm an’ karım, çocuklarımın annesi olacak’ dedim. Bir proje hazırlıyordum. O projede seçmelere gelmişti. Her adayın on dakikası vardı. O kapıdan girdiği ilk dakikada ben hayatımın bu şekilde olacağını kafamda kurmuştum. Üç kez seçmelere girdi, çalışmaya başladık, hemen düşüncemi söyledim: ‘Sen bayağı benim karımsın, acil evlenmemiz lazım.’ Bunun bir olgunluk mertebesi olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu cümleyi her zaman her ilişkide kuruyoruz, hissediyoruz. Ama bir gün bir şey oluyor kendini çok mutlu, cesur, güçlü, iyi ve güvende hissediyorsun. Her şeyi yapabilecek gibi oluyorsun, o zaman anlıyorsun. Her şeyini açık seçik paylaşıp, açık seçik yaşayabiliyorsun. Yani bir şeyi tanımlamıyorsun, neyse o oluyor ve sen de kabul ediyorsun.”
Hayata bakışı: 2010 yılı hayatının miladı oldu kendi deyimiyle, hayatında ki en büyük temizliği yaptı. “Çok yoğun bir tempon olduğunda, yaşamındaki bulanıklığı pek fark edemiyorsun. Hele bir de özel hayatın düzensiz ve sevgisiz ise hiç şansın kalmıyor. Ve bu bulanıklıktan uzaklaşmak için hep biraz daha yüzeye çıkıyorsun, haliyle gayet yüzeysel yaşayıp derinliğini kaybetmeye başlıyorsun. Haliyle hayatında hiç ihtiyacın olmayan pek çok şey de senin yanında birikiyor. 2010 yılında ise ‘Kramp Projesi’ni yapmak üzere bir sınav açtım. Sınavın ikinci gününde Nihan Aslı Elmas kapıdan içeri girdi ve
kendimi yeniden doğmuş gibi hissettim. Sınavın ilk aşamasındaki 10 dakikalık süre içerisinde kendisinden o kadar çok etkilendim ki kendimi hiç hissetmediğim kadar cesur ve güçlü hissettim. Bu o kadar saf ve temiz bir duyguydu ki; etrafımda görmediğim, bana zarar verdiğini sonradan anladığım pek çok şey, acılı/acısız hayatımdan çıkmaya başladı. Çıkmamak isteyenleri de büyük bir kararlılıkla ben çıkarmaya sebep oldum. Bir miktar kırık dökük olmuştur elbette ama kimse de kusura bakmasın. Herkese tavsiye ederim. En temel önerim, etrafındaki senin yoran karmaşayı fark ettiğinde, onu besleyen damarı -sana zor ve acı gelse de- beslemeyeceksin. O da kuruyup düşecek. Kesip atmayacaksın, kendisinin kuruyup düşmesini bekleyeceksin.”
Baba olmak hayatına ne kattı? Baba olmayı ‘müthiş bir deneyim’ olarak tanımlıyor. “Senden çıkan bir parça olduğu için, müthiş bir deneyim. Bu kadar küçük olup, bu kadar çok şey yapan bir insanla aynı evin içerisinde bulunmak çok ilginç geliyor bana. Nil’in babası olmak harika bir his, kendimi bir öğrenci gibi hissediyorum. Çocuğunuza vermeyeceğiniz hiçbir şeyi yemeyin, yapmayın ve yaptırmayın. O zaman daha çok şey paylaşabiliyorsun. Biz bir şeyi yasaklamadık, o da bir şeyi kurcalamaya çalışmadı. Taş meraklısı, taşları topluyor. Yani çocukların mutlaka bir şeylere merakları oluyor, onları takip etmeye çalışın. Bu yanlıştır bu doğrudur diye bir şey yok. Bizden farklı değiller, sadece küçükler. Üstelik çok daha fazla bilgiye sahipler. Biz o kadar cesarete de tecrübeye de sahip değiliz. Doğumdan ziyade doğmuş olmak ve büyümeye başlamak çok zor, ona da hayatı zorlaştırmamak lazım. Bırakın kendisi öğrensin. Bir şey seyrettirdiğiniz zaman küçük ekranları, gözün başka şeyleri algılayabileceği şekilde seyrettirmeyi tercih edin. Biz öyle yapıyoruz. Böylece gözü rahatsız eden mavi ışığın etkisi, diğer renk ve ışıklarla karışınca azalıyor. İçindekileri de seçerek izletiyoruz. Paylaşım çok önemli. Önemseyin. Çocuk bumerang gibi, nasıl atarsan öyle geri geliyor. Çocuk yaptığınız her şeyi önünüze koyuyor, bu da şimdi nerden çıktı demeyin, sizden öğrendiğiyle karşınıza geliyor. Çünkü tek öğrenme kaynağı var ve o da sizsiniz. Bunu çok iyi değerlendirmek gerekiyor. Bir oyuncaktan iki tane almışlığımız vardır, çünkü birini söküp tekrar takıyorduk. Bu motor gelişimi için çok önemli. Kafasının çalışmasının çeşitliliği açısından onlarla birlikte bu tarz aktiviteler yapsınlar derim.”
İş hayatına bakışı: Kendini bildi bileli çalışıyor. Oyunculuk mesleğinin dışında organizasyonluk ve danışmanlık şirketi var. “Hiç bitmeyen projelerim ve bunları hayata geçirmeye çalışmakla ilgili uğraşılarım oldu hep. Sanki biri beni kurmuş da durana kadar çalışmak zorundaymışım gibi hissettiğim zamanlar oldu. Kontrolsüz ilerledim uzun zaman ama kontrolü kendi elime alınca iş keyifli bir hale geldi. Hayatım boyunca hep sahnede olmayı hayal ettim. Öyle de yaptım. Bu tabii sadece tiyatro ve opera sahnelerinde de olmadı, yaptığım bütün işleri ve toplantıları aynı motivasyonla sahnedeymiş gibi yaptım ve yapıyorum. Her şekilde olursa olsun sahnede olmayı gerçekten çok seviyorum. Ekran ve beyazperde tecrübem tiyatronun yanında daha yakın tarihe dayanıyor, bu gecikme tamamen bir tercihti. Sanırım fazla girişimci bir ruha sahibim. 2000 yılında sahne ve ekranla ilgili her şeyi bırakma kararı aldım. Sadece reklam çekerim diye tek bir açık kapı bırakmıştım kendime. Yaklaşık 12 sene boyunca da öyle oldu. Daha önce de dediğim gibi mesleğimle ilgili hayal ettiğim şeyleri, başkalarından beklemek yerine kendim yapmak üzere yola çıktım. Bu alanda hizmet veren kendi firmamı kurup iş dünyasına atıldım. Bunu yaptığım için hiç pişman olmadım ve gerçekten bu sektörde beni tatmin edici çok şey öğrendim.”
Murat Aygen Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi 3
Kariyer planı: Oyunculuk, yönetmenlik, opera eğitimi, öğretim üyeliği ve solistlik yaptığı bir kariyeri var. “Hayatımın bir kısmını arayış içerisinde geçirdim. Zira bir hedefe kitlenerek ilerlemek öğretilmemişti. Ben bunu yolda öğrendim. Bu zamana kadar yaptıklarımın hepsini aslında kendi duyduğum ihtiyaçtan yaptım. Yani hayal ettiğim gibi olmayan tüm işleri, kendi hayal ettiğim, olmasını istediğim şekilde tasarlayarak uygulamaya çalıştım. Bir kısmında başarılı oldum da diyebiliriz. Aslında her bir işimde kendime bu sosyal çevrede bir yer edinebildim. Ancak popüler kültürün içerisinde, özellikle televizyonda bilinir olmak çok eğlenceli. Bunu haksızlık olarak göremem, çünkü işin kuralı bu. Albüm yapmayı hiç düşünmememe rağmen defalarca gayet garip teklifler geldi. Benim de pek değerlendiresim olmadı. Sanırım fazla detaycı düşünüyorum ama bir iddia ile dinleyicinin karşısına çıkılıyorsa tesadüflerden daha fazlasına ihtiyacınız vardır. Ama popüler kariyer hedef kanalını her daim açık tutmuyor da değilim. Farklı rolleri oynamayı tercih ediyorum. Oynadığım karakterler, herkesin kendisinden bir şeyler bulduğu, gerçek kişiler. Hepimiz birbirimizden çok farklı görünsek de, aslında birbirimize çok benzeriz. Sadece doğduğumuz, büyüdüğümüz ve yaşadığımız sosyal çevrelerden dolayı tepkilerimiz farklıdır o kadar.”
En sevdiği özelliği: Kafasının sürekli bir takım projelerle meşgul olması en sevdiği yanı.
Evde ne yapar? İşi olmadığı zamanlarda bazen duruyor ve hiç bir şey yapmıyor. “Hiçbir şey yapmadan ve düşünmeden dururum. Çok faydalıdır herkese tavsiye ederim. Ailemle vakit geçirmeyi çok seviyorum. Müzik yapmayı, fotoğraf çekmeyi ve koleksiyonerliği severim. Bu konularda da yakınlarda insanlarla farklı paylaşımlarım olacak. Oyunculuk dışında zaten birden fazla şeyle uğraştığım için, tamamen bu şekilde kalmayı, hep tercih ediyor olacağım.”
Modayı takip ediyor mu? Modada ki yenilikleri takip etmeyi seviyor. “Modayla aram fena değil. Yenilikleri takip ediyorum ve kendime yakıştırdıklarımı kullanıyorum. Yenilikçi yaratıcı olan her şeye saygım sonsuzdur. Günlük hayatımda da rahat ve her yerde pek rastlanmayan kombinler giymeyi seviyorum.”
Formunu nasıl koruyor? Spor yapıyor. “Biz ailecek sporu severiz ve yaparız. Takip ettiğimiz workout sistemleri var. Performans, hız ve güç gerektiren sporları seviyorum.”
TELEVİZYON DİZİLERİ
2008 – Paramparça Aşklar / Cem
2009 – Kül ve Ateş / Doktor Hakan
2011 – Dedektif Memoli / Kürşat
2013 /2015- Medcezir / Faruk Beylice
2015 – Maral: En Güzel Hikayem / Hakan
2016 /2017- Bodrum Masalı / Evren Ergüven
2017 /2018- İstanbullu Gelin / Can
2018 – Şahin Tepesi /Demir Akdora
2021- Öğrenci Evi/ Vedat
2019/2021 – Mucize Doktor / Tanju Korman
SİNEMA FİLMLERİ
2019-The Names are Lost First/ Adem (Kısa Film)
2018- Yanımda Kal
2010 – Av Mevsimi / Şevket Altun
2005 – Ankara Ekspresi / Binbaşı Seyfi (TV Filmi)
TİYATRO OYUNLARI
1991 – 1995 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarında; ‘Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım’, ‘İnsan Bahçesi’, ‘Barışa Şans Verin’, ‘Kadınlar da Savaşı Yitirdi’, ‘Evita’, ‘Dans Birimi’, ‘Bedia Muvahhit’, ‘Moliere’ ya da ‘Kara Komplo’, ‘Tartue’, ‘Mösyö Buttery’, ‘Atatürk ve Sanat’ isimli oyunlarda oyuncu, koreograf, dansçı ve asistan olarak çalıştı. 1995 – 2000 yılları arasında İstanbul Devlet Opera ve Balesinde ‘Müzikallerden Seçmeler’, ‘Beni Seviyor’ isimli projelerde solist şarkıcı, 1999 – 2001 yılları arasında Tiyatro İstanbul’da ‘Altın Göl’ isimli oyunda oyuncu, müzik ve efekt tasarımcısı olarak çalıştı.