videolu haber
Dünün yürekleri hoplatan, şerefine şampanyalar patlatılan, milyarlala oynayıp paraya para demeyen bir sarışının nasıl hastanelere düşüp yalnız kaldığının, kimseler tarafından hatırlanmadığının, tek başına ölümü bekleyişinin hikayesi bu... Erkekelerin arkasında sıra olduğu bir güzelin nasıl yardıma muhtaç hale geldiğinin, başını sokacak bir evi bile kalmayışının, felç geçirip yatalak kalışının öyküsü bu... 10 aralık 1953'te istanbulda doğan tülin tan Cağaloğlu Lisesi'nde eğitim gördü ancak liseyi bitiremeyecek ve 2. sınıfta okuldan ayrılacaktı. Okuldan ayrılır ayrılmaz o yıllarda her kadının yaşadıklarını yaşadı. Küçük yaşta evlenmek zorunda kaldı. henüz 17 yaşında mecburiyetten yaptığı bu evliliten bir kızı olacak 2.5 yıl sonra da bu mutsuz çiftin birlikteliği son bulacaktı. Hayali Türkan şoray gibi bir film yıldızı olmaktı kaderin onu nereye sürükleyeceğini bilmeden hayaller kuruyordu... O yılların popüler sinema yarışamlarına katılmaya başladı ancak ilk denemelerinde başarılı olamadı. Talih önce gülüp sonra ağlatacaktı ya şansı birkereliğine de olsa gülecekti onu yerden yere vurmadan önce. saklambaç dergisinin 1975 yılında düzenlediği fotoroman güzeli yarışmasını kazanacak ve bu şekilde yeşilçama ilk adımını atacaktı. Önce küçük rollerle başladı sinemaya ancak çok kötü bir zamana denk gelmişti tülin tan. Yeşilçamın çöküşte olduğu erotik filmlerin ortalığı kasıp kavurduğu yıllara yani 70 lerin ortasına. Belki ünlü olma hayali, belki para hırsı belki de mecburiyetten bu dönemin için balıklama dalmıştı tülin tan... O yılların Aydemir Akbaş, Bülent Kayabaş, Kazım Kartal, Behçet Nacar, Hadi Çaman, Zerrin Egeliler gibi isimleriyle birlikte ayıp filmlerin baş kahramanı oldu. Evet artık onu herkes tanıyordu ama bu hayal ettiği bir şöhret miydi bilnmez. Türkan şoray gibi olmak isteyen bir kadın bambaşka hayatlarda türkan şorayın çok çok uzağında yaşamaya başlamıştı. Tülin Tan, vücudunu sergilemekten ve cömertçe soyunmaktan asla çekinmiyordu. Herkes onun peşindeydi artık o bir star ve hayal edilen bir kadındı. Ayakkabılarından rakılar içiliyor, onun için şampanyalar patlatılıyor, güzelliği mutlu ailelerin temelini sarsıyordu... Şöhret olunca baba evindende ayrılıp lüks bir villaya yerleşmişti. Sürekli araba alıyor sıkılıyor o aracı satıp yenisini alıyordu. Saplantı derecesinde araba tutkunuydu. Yeni, son model, hızlı, spor araba sahibi olma isteği hayatını değiştirecekti. Darülaceze’de ziyaretine gelen bir gazeteciye, ‘Beni araba tutkum mahvetti. 10’un üzerinde araba aldım, sattım. Çok güzel, şaşaalı günler yaşadım. Yedim, içtim, eğlendim. Hiç param kalmadı. Sonum böyle olmamalıydı, ama oldu. Kadere inanırım. Hayatımda keşkilere yer yoktu. Keşke böyle yaşamasaydım desem ne değişir şu anda?’ diyecekti. Erotik olmayan tek filmi ise Kemal Sunal’ın başrolünü oynadığı, Selim Soydan’ın yapımcılığını üstlendiği ‘İyi Aile Çocuğu’ adlı komediydi. Değişik zamanlarda, çeşitli gazetelere röportajlar veren ‘sarışın vamp güzel’ Tan, Yeşilçam’dan para kazanmadığını, günlük masraflarını çıkarabilmek için yetişkin filmlerinde oynadığını söylüyordu...