SUZAN AVCI'" Filmlerin kötü kadınının bilmediğimiz trajik hayatı. Filmleri aratmayan bir hayat"

1921 izlenme 10 Ağustos 2021
Reklamlar
videolu haber

O güldüğü zaman bilirdik ki hep bir kötülük planı hazırdır ve filmin esas kızının huzurlu hayatı alt üst olacaktır. Mutlaka birilerinin arasını bozan, tertemiz kızları kötü yola sokan, saf kızların ayağını kaydıran, yapımcılar parasını ödemeyince senetleri kendisine bikini yapıp mesaj veren, şeytani fikirleri ve siyah jartiyeriytle sigarasının dumanını ateşli ateşli savuran, yeşilçamın kötü kadını olarak bilinen ama kalbini çok az insanın bildiği, kırgınlıklarını belli etmeden içinde yaşayan, babasını 6 yaşında kaybeden, acıların en büyüğünü yaşayıp oğlunu yitiren  onun ölümüyle sarsılan, 13 yaşında annesine ve iki kız kardeşine bakmak zorunda bırakılan  zamanın eskitemediği yeşilçamın özel kadınlardan birinin hikayesi bu... 1937'te Bursa'da doğan Suzan Avcı, Bursa'ya göç eden bir ailenin kızıydı. Annesi Kırımlı, babası ise Kazanlı; yani tam bir Tatar kızı. Babası Yusuf Bey 40 yaşında sirozdan öldüğünde o henüz 6 yaşındaydı. 24 yaşındaki annesi üç kız çocuğuyla yapayalnız kalmıştı. Çiftçi olan babası ölmeden önce iflas etmiş  beş kuruş bile bırakmadan onlara veda etmişti. Hayatlarını devam ettirmek için daha iyi bir yer arayan bu 4 kadın daha fazla vakit kaybeden istanbula taşınır. 3 kız çocuğuna bakmak zorunda kalan Behiye Hanım, bir tekstil atölyesinde çalışmaya başlar. Suzan ilkokulu bitirdikten sonra annesinin çalıştığı tekstil fabrikasına işçi olarak girer. İlkokulla ilgili aklında kalan tek şey, sınıf arkadaşlarıyla birlikte gittikleri sessiz sinemadır. ‘Gittikleri filmin ‘Edison'un Hayatı’’ isimli yapımdır. Bu muhteşem sinema şölenini görünce ‘‘Ben burada oynayacağım’’ diyerek sinema hayallerini başlatmıştır. Henüz sinemanın nasıl birşey olduğunu bilmeden.  Bu anı yaşadığında Daha 9 yaşındadır ve sinemada oynamak onun için artık bir saplantıdır. Suzan fabrikada gündüz çalışıyor annesi ise gece vardiyasına kalıyordu böylelikle evde bulunan iki kız çocuğuna sırayla bakabiliyorlardı. Daha sonraları ‘‘sarışın vamp kadın’’ olarak tanınacak Suzan Avcı, o sıralar esmer kara kuru bir kızdı. Dikişte çok başarılı olduğu için bir süre sonra annesinden daha çok para kazanmaya başlar ve annesini işten çıkartarak, kardeşlerine bakması için ikna eder. Atölyesindeki en iyi arkadaşı Ayşe Abla'dır. Suzan'ın sinema merakını bildiğinden ona sürekli filmler anlatır. Suzan'ın Ayşe Abla'sından en severek dinlediği film, ‘‘Rüzgar Gibi Geçti’’dir. Suzanın aklında sinemadan başka birşey yoktur artık. Atölyelerde çalışan, kız kardeşlerinre bakan, gece gündüz demeden koşturan, annesine yardım eden bu kız daha 13 üne yeni girmiştir. Bu yaşta aldığı sorumluluk yaşından çok daha büyüktü. Aradan aylar geçmişti ve işte o aradığı fırsat önüne tesadüfen çıkmıştır. 13 yaşındayken Yıldız Mecmuası'nda gördüğü bir ilan dikkatini çeker. Metin Erksan, bir filmde oynatmak için 14-15 yaşlarında esmer bir kız aramaktadır. Suzan, mecmuaya bir mektup yazar ve ona ulaşabilsinler diye bakkalın telefonunu verir. Beklediği telefon gecikmez, Suzan o gün işi asar ve o sıralar İstanbul'un öteki ucu Mecidiyeköy'e görüşmeye gider. Suzan'ı beğenirler ama ‘‘Annenin izni var mı’’ diye sorarlar. ‘‘Tabii ki var’’ diyerek yalan söyler. Zira annesi duysa kıyameti kopacaktır. Ama eninde sonunda annesi öğrenir ve o filmde oynamasına engel olur. Bu onu vazgeçirmez elbette. Hem çalışır hem de fırsatları kovalamaya devam eder.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

ABD’den gelecek kötü haberi bildi Filmlere konu olacak hikaye... Babası yeni evlenen oğlunun evine tebriğe gider... Onu hatırladınız mı bakın kiminle nişanlandı